Ütopya Nedir? Ütopyalar Nasıl Yazılır?
Ütopya kavramının sözcük anlamı (Ü topia ) “olmayan yer” dir. Düşünürlerin olmasını istedikleri (istenilen ütopyalar) ya da istemedikleri ancak olabileceğini düşünerek insanları uyarmak için yazılmış eserlerdir (korku ütopyaları), ütopyalar.
Bilinen ilk ütopya örneği, Platon ’un Devlet ütopyasıdır. Bu ütopya ile Platon ideal devlet’ini tasarlar. insanlar arasında eşitliğe inanmayan Platon Devlet’ini de buna göre planlanmıştır. Bu Devlette de üç sınıf vardır:
Toplumu besleyecek görevi üretmek ve bekçilerin buyruklarına uymak olan çalışanlar (köylü, işçi ve zanaatçılar) sınıfı (erdemi çalışmak) ,toplumsal düzeni koruyacak olan bekçiler (savaşçılar) sınıfı (erdemi cesaret), erdemi akıl olan yöneticiler sınıfı.
Ütopya adıyla yazılan ilk eser ise Thomas More’un “Ütopya” ütopyasıdır. Bu eserde eşitlikçi bir ada hayal eden More döneminin İngiltere ‘sine de göndermeler yapmıştır.”Thomas More’un bir ada olarak tasarladığı Utopia’da elli dört büyük şehir vardır. Hepsinde aynı dil konuşulur; aynı töre, kurum ve yasalar yürürlüktedir.
Elli dört şehrin hepsinde aynı devlet yapıları vardır. Her aileye bir ev verilmiştir. Aileler evlerini on yılda bir kura ile değiştirmek zorundadırlar.Her şehirde altı bin aile yaşar ve her aile yirmi iki kişiden oluşur. Bunların ikisi köledir. Aileyi en yaşlı erkek yönetir. Utopia’da aile toplumun çekirdeğini oluşturur. Birbirlerini sevenlere, sağlıklı olmaları koşuluyla, evlenme olanağı sağlanır. Kızlar 18, erkekler 22 yaşından önce evlenemezler. Evliliğe ancak ölüm son verir; ama eşler birbirini aldatır ya da eşlerden biri dayanılamayacak kadar huysuzsa yöneticiler kurulunun izniyle eski eşlerini bırakabilir, bir yenisiyle evlenebilirler.
Suçlu olan eş ise ömrünün sonuna kadar bir daha evlenemez. Ütopia toplumunun temel özelliği sınıfsız toplum oluşudur. Burada herkes -köleler dışında- birbirine eşittir. Kadın erkek arasında fark gözetilmemiştir. Ne var ki Platon gibi More da yurttaşlara tanıdıkları hakları kölelere tanımamıştır.
Thomas More’un Utopia’sı dışında başka ünlü ütopyalar da vardır; örneğin Güneş Ülkesi (Campanella), Yeni Atlantis (Bacon) gibi. Yeni Atlantis (Nova Atlantis) adlı yapıt da bilimsel ve teknik gelişmelerin toplum ve devlet yapısını belirlediği bir ütopya kaleme almıştır.Kendisi de bir rahip olan Campanella, dünya toplumlarının tek bir dinsel düzen altında birleştirilmesi gerektiğini savunur.
İstenilmeyen (korku,distopya) ütopyalara ise A. Huxley’in Yeni Dünya, G. Orwell’in 1984’ü örnek gösterilebilir. Bu ütopyalar gelecekle ilgili uyarı niteliğindedir. Huxley “Yeni Dünya” adlı romanında bilimsel denetim ve koşullandırma altında bunalan insanların kötü dünyasını dile getirir.
Orwel ise 1984 ün de ise toplum, acımasız diktatörlerin yönetimi altındadır. “Düşünmek”, “sorgulamak”, “eleştirmek” kavramları sözlüklerde kalmıştır. Birey, en doğal hakkı olan yaşama güvencesinden bile yoksundur. Bu durum insanları korkak, tepkisiz, kişiliksiz, jurnalci yapmıştır. Herkes birbirine, kendisini paralayabilecek bir kurt gözüyle bakmaktadır. Herkesin düşünce ve davranışları “Büyük ağabey sizi gözlüyor” tehdidi altındadır.
Görülüyor ki Ütopyalar, bugün gerçekleşmesi imkansız toplum tasarımlarıdır, ancak toplumlarla ilgili bir eleştiri özelliği taşımalaktadırlar. Dolayısıyla üzerinde durulması , sorgulanması gereken düşün biçimleri olarak varlığını sürdürmektedirler. gelecekte de farklı ütopyaların olması kaçınılmazdır. Çünkü toplumsal yapı sürekli değişmektedir ve bu değişim düşünürlerce her zaman ele alınabilirdir.