Silikozis Nedir?
Silikozis Hakkında Kısa Bilgi
Silikozis, solunum yoluyla alınabilen boyuta sahip silika kristallerinin neden olduğu bir akciğer hastalığıdır. En eski meslek hastalıklarından biridir. Silikozisin etken maddesi silikadır. Silika kristalleri, çalışanlar tarafından solunursa kalıcı ve ilerleyen hasara yol açmaktadır. Silika kristalleri solunum yoluyla girdiği akciğeri zaman içinde yavaş yavaş oksijensiz bırakmakta ve yok etmektedir. Vücudun maruziyet süresi ve oranına göre seyri ve etkileme gücü değişmektedir. Silikozis hastalığının geri dönüşü maalesef mümkün değildir.
Silokozis hastalığı için tünel açma, kazma ve delme işlemleri, taş ocakları ile madenler (kömür, altın, kalay, demir, bakır, nikel, gümüş, granit, tungsten, uranyum, v.b.) en riskli iş kollarıdır. Silikanın kullanıldığı ve silikoz gelişme riski olan diğer bazı iş kolları ise gemi yapımında çeliğin boyaya hazırlanması, mücevher kesme, işleme, cilalama işlemleri, kurşun kalem yapımı, cam, kristal, tuğla imalatı, seramik, porselen ve çini yapımı, dökümhanelerde döküm kalıptan çıkarıldıktan sonra temizleme, perdahlama, çapak giderme, cilalama işlemleri, diş protezi yapımıdır. Yine silikozis vakalarının büyük bir kısmı da kot taşlama ya da taşlanmış kot imalatı olarak da bilinen kot kumlamacılığı işlerinde görülmektedir.
Adını son yıllarda kot kumlamacılığı ile sık duyduğumuz silikozis, insanlık tarihi kadar eski bir hastalıktır. Mısır mumyalarında rastlanan silikotik nodülleri bunun ispatıdır. Alman minerolog Georgius Agricola 1556’da yazdığı “Treatise on Mining” kitabında silokozisten bahsetmektedir. Bernardino Ramazzini de silikozisi, kaya parçalama, yani taş ocağı işçilerinin ve madencilerin yakalandığı bir akciğer hastalığı olarak tanımlıyor.
Günümüzde maden, kum püskürtme ve birçok endüstriyel iş kolunda çalışan işçilerin maruz kaldığı toz oranında büyük bir artış gözlenmektedir. Bu artışta yüksek basınçlı kompresörlerin kullanılmaya başlanmasıdır. Bu dramatik artış, hastalığı hızla ölümcül bir hale sokmuştur.
Silikozis ile modern iş sağlığı ve güvenliği ilkeleri anlamında mücadele 1932’de, Amerika’da bir tünel yapımında çalışan işçilerin çoğunda bu hastalığın görülmesiyle birlikte başlar. ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) 1947’de silikozis’i meslek hastalığı olarak ilan eti. Dünya kamuoyunda büyük bir farkındalık oluştu ve Türkiye de aynı yıl yani 1947 yılında silikozis hastalığını meslek hastalığı olarak kabul etmiştir.