ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ HAKKINDA YAZI

05.01.2013
1.520
A+
A-

Öğrenme güçlüğü ile birlikte; beyin disfonksiyonu, devinsel koordinasyon bozukluğu, algı bozukluğu, minimal beyin disfonksiyonu, minimal beyin zedelenmesi, nerofreia, organik beyin zedelenmesi, görsel-devinsel algı eksikliği, özgül öğrenme güçlüğü, öğrenme bozukluğu, öğrenme yetersizliği, özel öğrenme güçlüğü, disleksi gibi terimler kullanılmaktadır.
Bütün bu terimler birbirinin yerine kullanılmaktadır. Çok sayıda terim arasından en sık “öğrenme güçlüğü” ile “öğrenme bozukluğu” terimi kullanılmaktadır. Aslında “öğrenme güçlüğü” daha çok bir özürü ve sorunun eğitimsel yönünü vurgularken, “öğrenme bozukluğu” patoloji/etyoloji/tedavi yönlerini vurgulamaktadır. Bazı araştırmacılar da “özel öğrenme bozukluğu” terimini sorunu zihinsel engelden ayırt etmek amacıyla kullanmaktadırlar.ABD Ulusal Öğrenme Bozukluğu Birleşik Komitesi (NJCLD) öğrenme güçlüğünü; dinleme, konuşma, okuma, yazma, akıl yürütme ile matematik yeteneklerin kazanılmasında ve kullanılmasında önemli güçlüklerle kendini gösteren heterojen bir bozukluk grubu olarak tanımlamıştır. Bu bozuklukların bireyin yapısıyla ilgili olduğu ve merkezi sinir sistemindeki işleyiş bozukluğuna bağlı olduğu varsayılmaktadır. Ayrıca kendini idare etme, sosyal algılama ve sosyal etkileşim sorunları da birlikte görülebilir.

MEB öğrenme güçlüğünü “özel öğrenme güçlüğü” olarak nitelendirmektedir. Özel öğrenme güçlüğü: “Dili, yazılı ya da sözlü anlamak ve kullanabilmek için gerekli olan bilgi alma süreçlerinin birinde veya birkaçında ortaya çıkan ve dinleme, konuşma, okuma, yazma, heceleme, dikkat yoğunlaştırma ya da matematiksel işlemleri yapmada yetersizlik nedeniyle bireyin eğitim performansının ve sosyal uyumunun olumsuz yönde etkilenmesi” şeklinde tanımlanmaktadır.
Öğrenme güçlüğü, öğrenmeyle ilgili bir sorun olarak algılanmakla ve tanımlanmakla birlikte; gördüğümüz, duyduğumuz ya da dokunduğumuz, tanımaya çalıştığımız nesnelerin algılanmasıyla ya da zihinde işlenmesiyle ilgili bir güçlüktür. Görülme sıklığı % 1-3 arasında değişir, erkeklerde daha sık görülür.

Her özel öğrenme güçlüğü gösteren çocuk birbirinden farklıdır.

Öğrenme Güçlüğünün Belirtileri

Öğrenme güçlüğünün belirtileri şunlardır: , , , , , ,
1. Okumayı öğrenmede gecikme, okuma hızının düşüklüğü, yanlış okuma ve okuduğunu anlayamama,
2. Okurken satır atlama, yerini kaybetme,
3. Harflerin sırasını karıştırma (için-çini),
4. Yazmayı öğrenmede gecikme, yazı yazmaya karşı isteksizlik, görsel sembolleri karıştırma (b-d, ı-i, m-n, 2-5 gibi),
5. Sözcüğü ters çevirme ( bazı harfleri ayna görüntüleri şeklinde kullanma. Örneğin; b yerine d, ya da u yerine n gibi,
6. Sözlü yönergeleri dinleme ve izlemede güçlük çekme,
7. Sözlü-yazılı ifade de güçlük yaşama,
8. Sağı-solu karıştırma ve yön bulmakta (yukarı, aşağı gibi) zorlanma,
9. Gün, ay, yıl gibi zaman (önce, sonra, dün yarın gibi) kavramlarını karıştırma,
10. Gördüğü şeyi yanlış algılama; uzaklığı ve derinliği, me-kanı algılamada zorluk yaşama,
11. Top oynarken, ip atlarken, yazı yazarken, saçını tararken, sanki beceriksizmiş gibi görünen sorunlar yaşama,
12. Karışık bir çekmecede aradığı şeyi bulamama,
13. Gürültülü ortamlarda sesleri ayırt edememe,
14. Sıraya koymada, organize etmede sorunlar yaşama,
15. Öyküleri duyduğu gibi anlatamama, başını, ortasını, sonunu karıştırma,
16. Saati, çarpım tablosunu öğrenmede güçlük çekme,
17. Soru sorulduğunda yanıtlamada, kendiliğinden konuşmaya başlamada, yürüme, koşma, yazma gibi etkinliklerde sorun yaşama,
18. Arkadaş ilişkilerinde uyum sorunları yaşama,
19. Bazen de akademik başarısızlığını örtmek için olduğundan farklı davranma; şamatacı, dersi kaynatmaya çalışan, dikkati çeken bir çocuk olma,
20. Koordinasyonunun kötü (sakar yürüyüş) olması,
21. Konuşmasının yavaş olması ve konuşurken anlama en uygun sözcüğü seçmede zorluk (yarın geldim, dün geleceğim gibi) çekme,
22. İçgüdüleri kontrol etmede güçlük çekme,
23. Kavramları öğrenmede güçlük çekme,
24. İlişkileri kavramada güçlük çekme,
25. İpuçlarını değerlendirmede yavaş olma,
26. Sınavlarda başarısızlık; çok çalışıp yine de başarılı olamama,
27. Evde öğrendiklerini okulda hatırlayamama,
28. Tırnak yeme, altını ıslatma ve dışkı kaçırma
29. Başarısızlığı kendi hatası olarak görme,
30. Dikkat-konsantrasyon güçlükleri yaşama,
31. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu eşlik edebilir, biri diğerinden daha ağır olabilir.

Ayrıca, öğrenme güçlüğüne bağlı olarak:

1. Düşük benlik saygısı,
2. Sosyal becerilerde eksiklik,
3. Konuşma gelişiminde gecikme,
4. Genel koordinasyon bozukluğu,
5. Okulu terk etme,
6. Yetişkinlikte işsizlik ve uyum güçlükleri gözlenmektedir.
Fakat bunları hepsi aynı anda çocukta bulunmaz.

Öğrenme Güçlüğünün Okul Öncesi Dönemde Belirtileri

Öğrenme sorunları 0-6 yaş grubunda da gözlenebilir; ancak okula başlayınca anlamlandırılabilir.
Öğrenme güçlüğünün okul öncesi dönemde belirtileri şunlardır: , ,
1. İç güdüsel hareket,
2. Dikkat dağınıklığı,
3. Dikkat süresinin kısalığı,
4. Yönergeleri izleyememe,
5. Aşırı hareketlilik,
6. Durgunluk,
7. Aynı işi tekrarlama,
8. Genel beceriksizlik,
9. Sağ veya sol elliğin belirsizliği,
10. Diğer çocuklarla anlaşmazlıklar,

1. İç Güdüsel Hareket: Okul öncesi çocukları genellikle sonucun ne olacağını düşünmeden ani tepkilerde bulunurlar. Genellikle bu çocukların özellikleri; planlamada tehlikeyi görmezlik, umursamazlık, kararlarda zayıflık olarak belirir. Çocuğun aşırı merakı, çoğu kez kendini zor durumlara sokar. Kendi güvenliği bakımından dikkatsiz hareket eder.

2. Dikkat Dağınıklığı: Genellikle yaptıkları işe dikkat etmede zorluk çekerler. Yaptıkları işe dikkat etmeleri gerektiği halde önemli olmayan bir görüntü veya söz, onların dikkatini dağıtır ve dikkatlerini tekrar asıl işleri üzerinde toplayamazlar. Çocuğun dikkatini her şey çeker. Her harekete dikkat eder. Her sese kulak verir ve bakar. Örneğin; bir arkadaşı kalemini veya kitabını düşürse çocuk hemen işini bırakarak o sesi çıkaran eşyayı bulmaya çalışır. Çoğu zaman işi yarım bırakırlar ve sık sık gündüz uykusuna dalarlar.

3. Dikkat Süresinin Kısalığı: Dikkat süresi kısa olan çocuklar bir işi veya bir etkinliği yaparken akranları kadar uzun süre dikkatlerini devam ettiremezler. Sık sık etkinlikten etkinliğe geçerler ve hiçbirinden de doyum sağlayamazlar. Çoğu defa işi yarım bırakırlar. Sık sık gündüz uykusuna dalarlar.

4. Yönergeleri İzlememe: Öğrenme güçlüğü olan bazı çocuklar yönergeyi dinlerler ve aynı yaştaki diğer çocuklar gibi istenileni yaparlar. Bazen da ne söylendiğini anlamayabilirler. Diğer taraftan bazı çocukların hafızası, su tutmaz sepet gibidir. Bunlar söylenileni çok iyi anlayabilirler ama hemen unuturlar. Bir şey almak üzere başka bir odaya gönderildiğinde o şeyi almadan geri gelir.

5. Aşırı Hareketlilik: Aşırı derece hareketli olan okul öncesi çocukları akranlarına göre genellikle etrafta daha çok dolaşırlar ve daha çok konuşurlar. Aşırı derece hareketli bir çocuk en basit bir konu üzerinde bile dikkatini toplama gücüne sahip değildir. Böyle bir çocuk yürüyen bir radar gibidir. Çevresinde gördüğü her şey, işittiği her ses ve cereyan eden her olay onun dikkatini çeker. Önemli olmayan konu veya sesleri bir tarafa bırakmak bu çocukların elinde değildir.

6. Durgunluk: Durgun olan çocuk genellikle uykulu, tembel ve ağır hareket eden bir görünüm içindedir. Tüm fiziki etkinliklerde çok yavaştır.

7. Aynı İşi Tekrarlama: Yapmaya başladıkları işi tekrar tekrar yaparlar ve aynı işi yapmaktan kendilerini alıkoyamaz bir durum içindedirler. Yapmakta oldukları işin bitip bitmediğini bilmedikleri için sık sık bozarlar. Onları, birisinin durdurması gerekir. Tekrarlayan çocuklar dikkatlerini değişik renkler, sesler ve hareketler üzerinde uzun süre toplayabilirler. Dikkatlerini yeniden başka bir yer veya konu üzerinde toplamada zorluk çekerler.

8. Genel Beceriksizlik: Genel beceriksizliği olan okul öncesi çocukları yaşıtlarına göre daha hantal ve daha kabadırlar. Çocuğun emeklemeyi geç öğrenmesi ve emeklerken vücudunu uyumlu bir şekilde hareket ettiremez. Bunların hem kaba, hem de ince hareket becerilerinde zorlukları olabilir. Yetersiz motor gelişimi (öz-bakım becerilerini öğrenmekte güçlük, düğme iliklemeyi öğrenememe, makas kullanma, ipe boncuk dizme, küçük nesneleri taşımada zorluk yaşama, beceriksizlik, sakarlık) gözlenir. Dil gelişiminde gecikmeler ve konuşma bozuklukları (konuşmayı öğrenmede güçlük, kelimeleri doğru telaffuz etmekte güçlük, kelime dağarcığının yavaş gelişmesi, hikâye anlatmaya ilgi duymama) yaşarlar. Çocuğun konuşmayı geç öğrenmesi, cümle kurmakta yaşıtlarından geç kalması, bazı sözcükleri doğru telaffuz etmede yaşıtlarına göre zorluk çekerler

9. Sağ veya Sol Eli Kullanmada Belirsizlik: Genellikle 5-6 yaşları arasında okul öncesi çocukların yemek yeme, resim çizme, boyama ve top oynama gibi etkinliklerinde yapılacak gözlemlerden sağ veya sol elini mi kullandıkları anlaşılır. 3 veya 4 yaşlarında olan bir çocuk, hangi elini kullanacağı konusunda kararsızdır veya bir işin bir kısmında bir elini, geri kalan kısmında da diğer elini kullanabilir. Bu gibi hareketler, hangi elini kullanacağı konusunda henüz bir gelişim olmadığını gösterir. Böyle bir çocuğun her iki elinde de beceriksizlik vardır. Çocuğun yazı tahtasına yazı yazması istendiğinde; tebeşir sol tarafında ise sol eli ile yazar, silgi de sağ tarafında ise sağ eli ile tahtayı siler. Genellikle bir şeklin yarısını sol eli ile diğer yarısını da sağ eli ile çizer. Çizim gelişirken kalemi çizimin bir tarafından öbür tarafına geçirir. Çocuğun sağ elini mi yoksa sol elini mi kullanacağı henüz kesinleşmemiştir.

10. Diğer Çocuklarla Anlaşmazlıklar: Öğrenme güçlüğü olan çocuklarının arkadaş edinmekte zorluk çektiği, yanlış yerde yanlış sözcük kullandığı, düşünmeden konuştukları, arkadaşlarını yanıltma, utandırma, sinirlendirme ve kızdırma şeklinde görülebilir. Bundan dolayı bazı öğrenme güçlüğü olan çocuklar arkadaşlarıyla geçinemeyebilirler

Öğrenme Güçlüğünün İlkokul Döneminde Belirtileri

Öğrenme güçlüğü, birçok çocuk için okula başladıklarında ve okuma-yazma-aritmetik becerileri kazanmakta başarısız olduklarında ortaya çıkar. Bu beceriler şunlardır:

1. Akademik Başarı,
2. Okuma Becerisi,
3. Yazma Becerisi,
4. Aritmetik Beceri,
5. Çalışma Alışkanlığı,
6. Organize Olma Becerisi,
7. Oryantasyon (Yönelim) Becerisi,
8. Sıraya Koyma Becerisi,
9. Sözel İfade Becerisi,
10. Motor Becerisi,
11. Sosyal-Duygusal Davranış Sorunları.

1. Akademik Başarı: Ders başarısı yaşıtlarına ve zekâsına oranla düşüktür. Başarı durumu değişkendir; bazı ders/alanlarda başarısı normal / normal üstü iken, bazı ders/alanlarda başarısı çok düşüktür. Türkçe ve sosyal bilgisi dersinde başarı oranı normal/ normal üstü iken Matematik dersinde başarı oranı çok düşük olabilir. Bunun terside olabilir.
2. Okuma Becerisi: Okuma bozukluğu bölümünde ayrıntılı olarak verilmiştir.
3. Yazma Becerisi: Yazılı ifade bozukluğu bölümünde ayrıntılı olarak verilmiştir.
4. Aritmetik Becerisi: Matematik bozukluğu bölümünde ayrıntılı olarak verilmiştir.
5. Çalışma Alışkanlığı:
• Ev ödevlerini almayı unutur veya eksik alır,
• Ev ödevlerini çok yavaş yapar ve verimsizdir,
• Ders çalışırken sık sık ara verir, çabuk sıkılır, ders çalışmayı sevmez,
• Ödevlerini yaparken birilerinin yardımına gereksinim duyar, kendi başına çalışma alışkanlığı gelişmemiştir,
• Öğrenme stratejileri eksiktir; nasıl daha fazla bilgi elde edeceklerini ve öğrendiklerini nasıl hatırlayacaklarını bilemezler. Bununla birlikte çalışmak için yardım edecek birini beklerler.

6. Organize Olma Becerisi:

• Odası, çantası, eşyaları ve giysileri dağınıktır,
• Defter ve kitaplarını kötü kullanır ve yırtar,
• Defter, kalem, silgi gibi çeşitli araçlarını kaybeder,
• Yazarken sayfayı düzenli kullanamaz, gereksiz yere satır atlar, boşluk bırakır, sayfanın belirli bir kısmını kullanmaz,
• Zamanını ayarlamakta güçlük çeker; bir işi yaparken, ne kadar zamana gereksinimi olduğunu ya da ne kadar zaman harcadığını kestiremez,
• Yaptığı işi zamanında bitirmekte güçlük çeker,
• Üzerine aldığı görevleri düzenlemekte zorluk çeker, nereden ve nasıl başlayacağını bilemez, öncelikleri belirleyemez.

7. Oryantasyon (Yönelim) Becerisi:

• Yönünü bulmakta zorlanır, doğu-batı, kuzey-güney kavramlarını karıştırır.
• Alt-üst, ön-arka kavramlarını karıştırır.
• Sağını-solunu karıştırır.
• İşaret sözcüklerini (burada, şurada, orada gibi) karıştırır
• Mesafe (500 metrelik uzaklıktaki bir yeri 300 m uzaklıkta olarak tahmin ederler) ve ölçümlerde (litre, kilo, gramı karıştırırlar) zorluk çekerler.
• Zamana ilişkin kavramları (dün-bugün, önce-sonra gibi) karıştırır.
• Gün, ay, yıl, mevsim kavramlarını karıştırır (hangi aydayız denilince “salı”, hangi mevsimdeyiz denilince “şubat” diyebilir).
• Saati öğrenmekte zorlanır (Üçü çeyrek geçiyor yerine üçe çeyrek var, çeyrek ve yarım geçiyor ve kalıyor sözcükleri karıştırdığı gibi akrep ile yelkovanı karıştırır).

8. Sıraya Koyma Becerisi:

• Dinlediği, okuduğu bir öyküyü anlatması istendiğinde öykünün başını sonunu karıştırır. Haftanın günlerini, ayları, mevsimleri doğru saysa bile aradan sorulduğunda (cumadan önce hangi gün gelir, marttan sonra hangi ay gelir, haftanın dördüncü günü hangisidir gibi) yanıtlamakta zorluk çeker ya da yanlış yanıtlar.
• Sayı ve harfleri dizgelemekte güçlük çeker (alfabenin harflerinin sırasını karıştırır, kendisinden sıra ile söylenmesi istenen sayıların yerlerini karıştırır (3865 dersiniz o size 8356 diyebilir).
• Belirli bir sıra içinde yapılması gereken işlerin sırasını karıştırabilir.

9. Sözel İfade Becerisi:

• Dil gelişimi bir kısmında gecikmiştir,
• Sözcükleri doğru sıraya koyamaz, özneyle yüklemi uyum içinde kullanamazlar.
• Konuşurken düzgün cümleler kuramaz, heyecanlanır, takılır, şaşırır, konuşurken doğru sözcüğü bulmakta da zorlanır; sık sık birşeye takılır veya aynı sözün etrafında döner dolaşır, onu anlatır durur.
• Sınıfta sözel katılımı azdır,
• Bazı harflerin seslerini doğru olarak telaffuz edemez (r, ş, j gibi harfleri söyleyemez ya da yanlış söyler),
• Soyut kavramları anlamakta güçlük çeker (Esprileri anlamakta zorluk çekebilirler).

10. Motor Beceriler:

• Sakardır; düşer, yaralanır, istemeden bir şeyleri kırar.
• Çatal-kaşık kullanmakta, ayakkabı-kravat bağlamakta zorlanır ya da bu becerileri öğrenmekte zorlanmıştır.
• İnce motor becerilere dayalı işlerde (düğme ilikleme, makas kullanma, boncuk dizme gibi) zorluk çeker.
• Şekil ve varlıkları boyama ya da kopyalamada da sorun yaşarlar.
• İp atlama, top yakalama gibi hareket ve oyunlarda yaşıtlarına oranla başarısızdır.
• Kalemi uygun biçimde kavramakta güçlük çeker.
• Yaşıtlarına oranla çizgileri ve çizimleri kötü ve dalgalıdır.
• Yazısı genellikle okunaksızdır.
• Harfleri yazarken şeklini vermekte, kapalı sesli harfi kapatmakta güçlük çeker.

11. Sosyal-Duygusal Davranış Sorunları
• Değişikliklere zor uyum sağlarlar.
• İletişim bozukluğu sıktır.
• Beden imajı zayıftır. Benlik saygısı düşüktür.
• Düşünmeden davranırlar. Ataklık sıktır.
• Engellenince ani tepki gösterirler, öfke nöbetleri geçirirler.
• Sosyal rekabet duygusu yaşının altındadır.
• Arkadaşlarıyla geçinemezler.
• Saati saatine uymaz, duygulanım değişikliği görülür.
• İkincil davranış bozuklukları görülür. Bazılarında enuresis (altını ıslatma), enkopresis (dışkı kaçırma), karın ağrısı, okul reddi görülür.

Zihinsel Yetersizlik ile Öğrenme Güçlüğünü Ayırt Edici Özellikler

Zihinsel yetersizlikle, öğrenme güçlüğünü ayırt edici özellikler şunlardır: ,
• “Dün gece yolda giderken zıplayan bir tavşan gördüm. Elinde bir sepet yumurta, bir demet maydanoz hoplaya zıplaya evin yolunu tutmuştu.” Bu yazıyı zihinsel engelli çocuklar yetiştiremezler. Öğrenme güçlüğü olan çocuklar harf atlama, çevirme hataları yapar, kelimeleri boşluk bırakmadan yazar ama sonuçta yazar.
• Öğrenme güçlüğünde daha çok kısa süreli bellek bozukluğu görülür. Uzun süreli bellek bozukluğu ise, daha çok zihinsel engellilerde görülür.
• Öğrenme güçlüğü olan çocuklarda “soyutlama” sıklıkla gözlenmez. Çünkü soyutlama temel zihinsel bir işlemdir. Bu alandaki sorunlar daha çok zihinsel engelli çocuklarda görülür. Zihinsel engelli olan çocuklar soyut ifade etme güçlüğü gösterdiklerinden daha fazla somut terimler kullanırlar.
• Zihinsel engelli çocuklar genelleme yapamazlar. Kazandık-ları bilgileri ilişkilerine göre gruplama ve genelleme yapmada be-lirgin şekilde geridirler. Bilgileri yalnız öğrendikleri durumlarda kullanabilirler. Öğrenme güçlüğü olan çocuklar genelleme yapa-bilir, öğrendikleri durumu farklı ortamlarda kullanabilirler.
• Zihinsel engelli çocuklar yakın zamanda olan şeylere ilgi duyarlar. Uzak gelecek ile ilgilenmezler, başardıkları işlerin hemen ödüllendirilmesini isterler. Öğrenme güçlüğü olan çocuklar uzak geleceğe ilgi duyarlar.
• Zihinsel engelli çocuklar kendilerinden küçükler ile sosyal ilişki kurmayı ve oynamayı tercih ederler. Bu, zihinsel engelli çocukların hepsinin yaptığı bir davranıştır. Daha çok zekâ seviyesi, ilgisi, sosyal seviyesi kendininkine uygun, takvim yaşları kendinden küçük olanlarla oynar ve arkadaşlık ederler. Onları daha iyi anlar, o seviyedeki çocukların oynadıkları oyunların kurallarını anlama ve uymada başarı gösterirler. Öğrenme güçlüğü olan çocuklar akranları veya kendilerinden 1-2 yaş büyük çocuklarla oynar ve arkadaşlık ederler.

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) ile Öğrenme Güçlüğünü Ayırt Edici Özellikler
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda (DEHB) da öğrenme güçlüğü görülebilir ama ikisi iki ayrı alandaki güçlüğü tarif eden bozukluklardır. Ayırt edici özellikleri vardır. Bu özellikler şunlardır:
• DEHB belirtileri gösteren çocukta her alandaki işlev, bu bozukluğun yarattığı engellemeler nedeniyle etkilenir ama öğrenme güçlüğünde bir ya da iki alanda sorun varken diğer alanlar bundan bağımsız olabilir.

• Öğrenme güçlüğü olan çocuklar sadece okuma ya da yazmada zorlanırken, DEHB olan çocuklar özellikle de hiperaktivite varsa, hem okumada hem yazmada sorun yaşayabilirler, hem de sürekli zorlanıp kısıtlanmak durumunda kalabilirler. Zihinsel kapasitelerinden beklenen başarıyı tüm alanlarda gösteremeyebilirler.

• DEHB’nda sıklıkla dil sorunu görülmez, özel öğrenme güçlüğünde dil sorunu daha sık görülür.
• DEHB olan çocuklar daha çok ince motor becerilerde zorlanırlar ama kaba motor becerileri iyi olabilir, özel öğrenme güçlüğünde her ikisi de sorun olarak ortaya çıkabilir.
• Hem DEHB’nda, hem öğrenme güçlüğünde dikkat sorunu gözlenir ancak öğrenme güçlüğü olan çocuklar seçici dikkat sorunu yaşarlar. Örneğin; ders çalışırken dikkatlerini yoğunlaştırmaları gereken noktaya yoğunlaştıramaz, dağınık bir çekmeceden istediğini bulamaz, ama buna rağmen dikkati belli bir süre bir konuda yoğunlaştırmada sorun yaşamazlar. DEHB olan çocuklar bir materyalle uzun süre uğraşmakta zorlanırlar.

• Öğrenme güçlüğünde okul başarısızlığı görsel, işitsel, dokunsal algı, ayrımlaştırma ve bellek alanlarında ortaya çıkarken, DEHB’da başarısızlık daha çok dikkatini bir konuya yoğunlaştıramamak nedeniyle yaşanır.

• Dikkat eksikliği olan çocuk okuma/yazma hatası yaptığında uyarıldığında hatasını düzeltir, ama öğrenme güçlüğü olan çocuk hatasını düzeltse bile o hatayı çok sık yapar.
• DEHB olan çocuklar okul öncesinde aşırı hareketlilikleriyle çabuk tanınırlarken, öğrenme güçlüğü olan çocuklar okul dönemine kadar fark edilmeden gelişimlerini sürdürebilirler.
• Öğrenme güçlüğü yaşam boyu sürer, DEHB yaşla değişerek ve azalarak devam eder.

OKUMA BOZUKLUĞU

Okuma bozukluğunu ifade etmek için “disleksiya, disleksi-dyslexia, geriye doğru okuma, öğrenme bozukluğu, aleksiya ve gelişimsel kelime körlüğü” gibi terimler kullanılmaktadır.
Öğrenme ve bilgilenmenin en temel yollarından biri okumadır. Uzmanların yazılı bir metni gözle izleyip anlamını kavramak, gerekirse seslendirmek olarak tanımladıkları “okuma”, merkezi sinir sisteminin bir işlevidir. Sözcüklerin tanınması, anlaşılması ve bellekte depolanması ya da dilbilgisi açısından incelenmesi için fonetik birimlerine ayrılması gerekir. Konuşma sırasında benzer bir süreç otomatik olarak işlerken, okuma eylemi için bu süreç karmaşık ya da zor bir süreç hâle gelebilir. “Konuşma doğal bir işlevken, okuma bir buluş ve bilinç düzeyinde öğrenilmesi gereken bir eylemdir.” tümcesi, bu durumu oldukça iyi açıklamaktadır.

Sesli okumanın özellikleri şunlardır:

1. Sesli okuma, anlam kurma sürecidir. Hiçbir yazılı kaynak kendini ifade edici değildir. Okuyucunun ön bilgilerini kullanarak onu çözmesi gerekir. Okumada ön bilgi çok önemlidir.
2. Sesli okuma akıcı olmalıdır. Akıcı olabilmenin temelinde kelime ayırt etme yeteneği yatmaktadır. Kelime tanıma ve ayırt etme işi halledildiği zaman öğrenci metnin tamamını anlamış olacaktır.
3. Sesli okuma stratejik olmalıdır. Stratejik okumanın amacını öğrenci bilmelidir. Bir hikâye ile bir ders kitabını nasıl ve hangi maksatla okuması gerektiğini ve bunun stratejisini bilmelidir.
4. Sesli okuma teşvik edilmelidir. Dikkat unsuru okumada çok önemlidir. Zayıf okuyucular dikkatsiz ve düzensiz olabilirler. Bu nedenle okunan metne, motive olmak gereklidir. Sesli okuma yapan öğrenci için yazılı materyal; ilginçtir ve bilgi vericidir. Öğrenciyi harekete geçirir.
5. Sesli okuma hayat boyu devam etmelidir. Okuma hayat boyu devam eden bir etkinliktir. Bunun için hemen hergün zamanımızın bir kısmını okumaya ayırmalıyız.
Ankara ilkokullarında 2572 öğrenci ile yapılan çalışmada; öğrencilerin öğrenim gördükleri sınıflara göre 1 dakikada okudukları ortalama kelime sayısı aşağıda verilmiştir.

1. sınıf ortalaması 45 kelime/dakika
2. sınıf ortalaması 73 kelime/dakika
3. sınıf ortalaması 91 kelime/dakika
4. sınıf ortalaması 97 kelime/dakika
5. sınıf ortalaması 120 kelime/dakikadır.
Sosyo-ekonomik düzeyi yüksek olan öğrencilerin okuma hızı şu şekildedir:
1. sınıf 50 kelime/dk,
2. sınıf 80 kelime/dk,
3. sınıf 95 kelime/dk,
4. sınıf 100 kelime/dk,
5. sınıf 140 kelime/dk civarındadır.
Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından hazırlanan psikiyatrik bozukluk tanı sınıflandırmasında (DSM-IV) belirlenen okuma bozukluğu ölçütleri şunlardır:
a) Bireysel olarak uygulanan standart doğru okuma ya da kavrama testleri ile ölçüldüğü üzere, kişinin kronolojik yaşı, ölçülen zekâ düzeyi ve yaşına uygun olarak aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda okuma başarısı beklenenin önemli ölçüde altındadır.
b) A tanı ölçütündeki bozukluk, okul başarısını ya da okuma becerileri gerektiren günlük yaşam etkinliklerini önemli ölçüde bozar.
c) Okuma bozukluğu duygusal bozuklukla birlikte görülse bile, okuma zorluğu genellikle daha fazladır.
Okuma bozukluğu; çocuğun kelimeleri tanıma yeteneğinde bir bozukluk, yavaş ve yanlış okuma ve iyi anlayamama olarak tanımlanmaktadır.

Öğrencilerde okumada gözlenen hatalar şunlardır: , , , ,
1. Yazılan kelimenin yerine başka kelime okuma,
2. Yazılan kelimeyi yanlış okuma,
3. Kelimeyi okurken eklemeler yapma,
4. Kelimeyi okurken bazı heceleri çıkarma,
5. Kelimenin bir bölümünü yanlış okuma,
6. Kelime atlama, kelimeyi tekrarlama (kelimeyi önce yanlış okuyup, sonradan düzeltme de tekrar olarak kabul edilir),
7. Kelimeyi okurken iki saniyeden uzun süren takılma veya heceleme,
8. Okuduğu yeri kaybetme,
9. Satır tekrarı,
10. Satır atlama,
11. Noktalama işaretlerine dikkat etmemedir.

Okuma Bozukluğu Olan Çocukların Okumada Yaptıkları Hatalar
Okuma bozukluğu olan çocuklar, okumada şu hataları yaparlar: , ,
• Okurken satır atlar, yerini kaybeder.
• Okumada hız ve nitelik açısından yaşıtlarından geridir.
• Hangi harfle hangi sesin eşleşeceğini bilemez. Çocuk, benzer görüntü ve ses veren harfleri ayırt etmekte zorlanabilir; “deniz “yerine “beniz”, “su” yerine “şu” okunması sıkça yapılan yanlışlardır.
• Harfin şekli ile sesini birleştiremez.
• Kelimeleri hecelerken ya da harflerine ayırırken zorlanır.
• Sınıf düzeyinde bir parçayı okuduğunda anlamakta zorlanır, başkasının okuduklarını daha iyi anlarlar.
• Bir metni okumaya çalışırken, sözcüklerin başına odaklanmakta zorlanabiliri ve sözcüğün ortasından başlayabilir, örneğin “baştakiler” sözcüğüne “ta” diye başlayabilirler; okurken sıklıkla yerlerini kaybederler, satır ya da sözcük atlarlar.
• Sözcüklerin anlamını ve gramer kurallarını bilemez. Özne ile eylemi birleştiremez. Sözcükleri parçanın anlamını bozan bir şekilde okuduğunda bunu fark edemez.
• Sözel okumalarında birçok hatalar yaparlar. Hatalar genellikle atlamalar, eklemeler ve kelimelerin çarpıtılmasıdır.
• Çocukların yazılı harf karakterlerini ve büyüklüklerini, özellikle uzaysal yönelimde ve çizginin uzunluğunda farklı algılamalarından dolayı, ayırt etme güçlüğü çekerler.
• Basılı veya yazılı dildeki okuma sorunları harflerde, cümlelerde ve hatta bir sayfada olabilir. Çocukların okuma hızı yavaş ve sıklıkla az anlamayla birliktedir.
• Akranlarına göre okumayı geç öğrenirler.

Okuma bozukluğu olan birçok çocuk, yaşıtları gibi yazılı veya basılı metni kopya edebilir; fakat hemen hepsinin hecelemeleri kötüdür.
Özel öğrenme güçlüğü olan çocuklar, okuduğu metinden fikirler ve imgeler çıkarmada, bildikleriyle yeni öğrendiklerini birleştirmede, öğrendiklerini belleğinde tutabilmede güçlük yaşarlar.
Ayrıca, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar da yüksek oranda okuma bozukluğu riski taşımaktadır. İleri derecede okuma bozuklukları, sıklıkla ruhsal sorunlarla birliktedir. Okuma bozukluğu daha önce ortaya çıkan bir ruhsal bozukluğun veya duygusal ve davranışsal bozuklukların nedeni olabilir.

YAZILI İFADE BOZUKLUĞU

Yazılı ifade bozukluğu için disgrafi, disgraphia heceleme bozukluğu ve heceleme disleksiyası gibi terimler kullanılmaktadır.
Yazı, iletişimin karmaşık ve yüksek işlev gerektiren bir sunumudur. Alıcı ve ifade edici dil gelişiminin ardından kazanılır. Yazabilmenin öncülleri; anlama, dinleme, konuşma ve okumadır. Yazabilmek için akılda tutabilme, düşünceyi sözcüklerle yazıya dökerek ifade edebilme, her harf ve sesin zihinde formülasyonun sözcükler ve tümcelere dönüşmesini sağlama, kasları uygun biçimde kullanma ile harfleri seslere uygun biçimde sembolleştirme ve biçimlendirme gerekmektedir.
Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından hazırlanan psikiyatrik bozukluk tanı sınıflandırmasında (DSM-IV) belirlenen Yazılı Anlatım Bozukluğu ölçütleri şunlardır:
a) Bireysel olarak uygulanan standart testler ile ölçüldüğü üzere ya da yazma becerilerinin (işlevsel değerlendirme) kişinin kronolojik yaşı, ölçülen zekâ düzeyi ve yaşına uygun olarak aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda yazma becerileri beklenenin önemli ölçüde altındadır.
b) A tanı ölçütündeki bozukluk, okul başarısını ya da yazılı metin derlemeyi gerektiren günlük yaşam etkinliklerini (örneğin; dilbilgisi kuralları yönünden doğru cümleler ve iyi düzenlenmiş paragraflar yazma) önemli ölçüde bozar.
c) Duyusal bir bozukluk varsa bile yazma becerisi sorunları genellikle buna eşlik edenden çok daha fazladır.
Yazıya ilişkin sorunlar pek çok nedene bağlı olabilir. Etkin motor beceriye ilişkin zorluklar, görsel bilgiyi motor çıktı olarak transfer etmekte sorunlar, görsel ve işitsel algı ile ayrımlaştırma güçlükleri yazının öğrenilmesini güçleştiren nedenler arasında yer alır.
Bir kişinin yaşından, zekâ kapasitesinden ve eğitim düzeyinden beklenenden daha düşük olan yazma yeteneği, yazılı ifade bozukluğudur. Bu bozukluk, nörolojik veya duyusal bir eksikliğe bağlı değil, kişinin okul performansını ve günlük yaşamda yazmayı gerektiren durumlarda ortaya çıkmasıdır.

Öğrencilerin yazı yazarken yaptıkları hatalar şunlardır:

1. Harf atlama,
2. Sözcük atlama,
3. Hece atlama,
4. Ters yazma,
5. Harf karıştırma,
6. Birleşik yazma,
7. Sözcük ekleme,
8. Yanlış yazma (sözcüklerin anlamlarını bozma),
9. İmlâ hataları,
10. Yavaş yazma,
11. Defter düzeninde görülen yazma hataları.

1. Harf atlama: Dikte ettirilen sözcük dizisi içinde sesli veya sessiz harflerin atlanması şeklinde yapılan hata türüdür. Örneğin; “maydanoz” yerine “madonoz”.

2. Sözcük atlama: Dikte ettirilen cümleler içindeki bir sözcüğün tamamen atlanarak yazılmamasıdır. Örneğin; “Elinde bir demet maydanoz vardı” yerine, “Elinde bir maydanoz vardı.”

3. Hece atlama: Dikte ettirilen sözcük dizisi içinde kullanılması gereken hecelerin tamamen atlanmasıdır. Örneğin; “Dün gece yolda giderken” yerine, “Dün gece yolda giken”.

4. Ters yazma: Dikte ettirilen sözcük dizisi içinde harf ya da hecelerin yerlerini değiştirerek ters yazma şeklinde yapılan hatalardır. Örneğin; “zıplayan” yerine, “pızlayan”.

5. Harf karıştırma: Dikte ettirilen sözcük dizisi içinde kullanılması gereken harf yerine ses ya da sembol benzerliği olan başka bir harfin yazılmasıdır. Örneğin; f-v. m-n, b-p, b-d, d-t, c-ç, t-k harflerinin karıştırılmasıdır. “demet” yerine, “demek”; “gece” yerine, “geçe”.

6. Birleşik yazma: Dikte ettirilen cümlenin yazılması sırasında, sözcüklerin arasında aralık bırakılmaksızın birleşik yazma türünden hatalardır. Örneğin; “Düngece yolda giderken zıplayanbir tavşan gördüm”.

7. Hece ayırma: Dikte ettirilen sözcük dizini içinde hecelerin uygun olmayan yer-lerden ayrılmasıdır. Örneğin; “Elin de bir demet may danoz, bir sepet yumur ta vardı.”

8. Sözcük ekleme: Dikte ettirilen metinde olmayan sözcüklerin eklenmesi ya da dikte ettirilen metindeki sözcüklerin yerini tutabileceği düşünülen başka sözcüklerin kullanılmasıdır. Örneğin; “Elinde bir demet maydanoz, bir sepet yumurta vardı” yerine, “Elinde bir demet gül, maydanoz, bir sepet yumurta bulunuyordu.”

9. Sözcüğü yanlış yazma: Dikte ettirilen metindeki sözcüklerin tamamen yanlış yazılmasıdır. Örneğin; “hoplaya hoplaya” yerine, “polyaya kolyaya”.

10. İmlâ hataları: Dikte ettirilen metinde kullanılması gereken nokta, virgül, büyük harf, satır sonu çizgisini kullanamama, noktadan sonra küçük harf kullanma gibi imlâ kurallarına ilişkin hatalardır.

11. Yavaş yazma: Dikte ettirilen metnin normal yazım süresi içinde yetiştirile-memesidir.

12. Defter düzeninde görülen yazma hataları: Satır kullanamama, paragraf oluşturamama, harf büyüklüklerine dikkat etmemedir.

Öğrenciler yazı yazarken öğrenim gördükleri sınıflara göre şu hataları yaparlar:
1. sınıfta her türden hatayı yaparlar,
2. sınıfta harf atlama, hece atlama, sözcük atlama, sözcük ekleme hatalarının sayısı düşer,
3. sınıfta harf ve hece atlama hataları azalır, diğerleri yerini korur,
4. sınıfta da harf ve hece atlama hataları azalır, diğerleri yerini korur,
5. sınıfta sözcük ekleme ve sözcük atlama birden artar, diğer hata türleri azalır.
Öğretmenler öğrencilerin genelde yuvarlağı olan harfleri tam yuvarlamadığını çizgileriyle birleştirmediği, gerektiğinde daha eğik yazdıklarını (g, ğ, t, d, z, ı, i, k, l) ve noktalı harflerin (ç, i, ü, ö, ş) noktasız harflerle (c, ı, u, o, s) karıştırdıklarını belirtmektedirler.

Yazılı İfade Bozukluğu Olan Çocukların Özellikleri:

Yazılı ifade bozukluğu olan çocukların özellikleri şunlardır: , ,
1. Çocuklar büyüdüğünde ve daha ileri sınıflara gittiklerinde sözel ve yazılı cümleleri daha belirgin olarak ilkelleşir.
2. Sözcükleri oluşturmakta, hangi sesi hangi harfle eşlemesi gerektiğine karar vermede zorlanır. Bu nedenle yazı yazması yaşıtlarından daha uzun zaman alır.
3. Hangi sesin hangi harfe karşılık geldiğini bulmada ve sesleri/harfleri doğru olarak sıralamada da çok zorlanabilirler, bu nedenle, yanlış ve eksik yazma çok sık görülen hatalar arasında yer alır, örneğin “geliyorlarmış” sözcüğünü “geliyormus” şeklinde yazabilir.
4. Kelime seçimleri hatalı ve uygunsuz, paragrafları düzensiz, hecelemeleri daha zor ve kelime dağarcıkları daha dar olur.
5. Yazım kurallarına ve noktalama işaretlerine de dikkat etmezler, kelimeleri, nokta ve virgül ile ayırmadan peşpeşe yazabilirler, hecelerin arasına boşluk bırakabilirler. Örneğin; “Ali de dışarıya top oynamaya çıkmıştı. cümlesini Alidisarıyatop oy namaya cıkmısti” biçiminde yazabilirler.
6. Yaşıtlarına oranla el yazıları okunaksız ve çirkindir, sınıf düzeyine göre yazı yazmaları yavaştır.
7. Tahtadaki yazıyı defterine geçirirken ya da öğretmenin okuduğunu defterlerine yazarken zorlanır, hızlı ve okunaksız yazarlar.
8. Uzun yazılı ifadelerde pek başarılı değillerdir. Bundan dolayı çok kısa yazılar yazmayı tercih ederler.

Yazılı ifade bozukluğundaki ek özellikler arasında okula gitmek istememe, ev ödevlerini yapmama, matematik gibi diğer akademik performans alanlarında başarısızlık, okuldan kaçma, dikkat eksikliği ve davranım bozukluğudur.

Destekegitimi
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 1 YORUM
  1. DestekNet dedi ki:

    ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ HAKKINDA YAZI tam 5 sayfa.