ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

NASRETTİN HOCA FIKRALARI

12.01.2010
972
A+
A-

Nasrettin Hoca, Sivrihisar’ın Hortu Köyü’nde doğmuştur. Hortu, Sivrihisar, Konya ve Akşehir’de hayatının çeşitli dönemlerini geçirmiştir. Bu bölgede köy ve kasabaları gezmiştir. Kimi fıkralarından Bursa, Afyon ve Kayseri gibi şehirlere gittiği de anlaşılmaktadır.
Destanlar, söylenceler, halk hikâyeleri, şiirler gibi Nasrettin Hoca fıkralarıda Anadolu kültürüne kaynaklık eden yapıtlar arasında yer alır.
 
Nasrettin Hoca fıkralarında, yalnız O’nun yaşadığı kabul olunan 13.Yüzyıl Anadolu Türk toplumunun değil, bütün Türk ulusunun, çağlar boyu gelişen, dertlerini hüzünlerini, mutluluklarını yansıttıklarını görmekteyiz.
Günümüze kadar gelebilen halk ezgileri, halkın yaşantısını, kültür özelliklerini ve tarihsel olayları bizlere yansıtıyorsa, hocanın lafını hiç kimseden esirgemeden söylemesi; söylerken de karşısındakini incitmemesidir. Belki de bundandır ününün 72 millet tarafından bilinmesi ve bugün dahi yaşadıklarımızın anlatırken hocanın adını kullanarak anlatmamız bundandır.
Nasrettin Hoca’nın fıkralarında çok zengin bir konu çeşitliliği içermektedir. Bu fıkraların çoğunda, gülerek ders veren, kurallarını sevdirerek uygulayan bir halk eğitimcisinin davranışlarını görürüz.
1. KONUKSEVERLİK
 
Tavşanın Suyunun Suyu
Köylünün biri, bir gün, Hoca’mıza kırda avlamış olduğu bir tavşanı getirip armağan etmiş, “Pişir de afiyetle ye Hocam” demiş. Hocamız da adama bol bol iltifatta bulunup onu akşam yemeğine buyur etmiş. Tavşanı taze taze fırına verip bir güzel yemişler.
Aradan birkaç gün geçmiş. Hocanın kapısı çalınmış. Hoca açmış, bakmış ki ne görsün? Kendisine tavşan armağan eden adam değil mi! Ama Hoca bir ara onu tanıyamamış ve sormuş:
– Siz kimsiniz?
Adam pişkin pişkin sırıtarak:
– Ben, size geçen hafta tavşan armağan eden adamım, demiş.
Hoca birden durumu anlamış. Adamı biraz isteksizce, biraz da yarım ağızla buyur etmiş.
Yemek zamanı ortaya bir kâse çorba konmuş. Hoca gülümsemiş:
– Buyurun dostum, demiş, geçen hafta getirdiğiniz tavşanın suyundan yapılan çorbaya…
Adam, bu manalı sözlerden hiçbir şey anlamaz görünmüş, yemiş içmiş ve gecenin bir saati, yol ıraktır- yakındır dememiş, çekip gitmiş.
Aradan yine birkaç gün geçmiş. Bir akşam üzeri, çat kapı, yine çalınmış Hocanın kapısı. Hoca açmış kapıyı, bakmış ki kapıda üç-dört adam dikili. Hoca kim olduklarını sormuş.
Adamlar:
– Biz, size tavşan getiren adamın yakın komşularıyız, diye yanıt vermişler.
Hoca, çaresiz onları içeri buyur etmiş. Adamlar o akşam yemeğe kalmış. Sofra kurulup da ortaya çorba tası getirilince, Hoca:
– Bu tasta, arkadaşınızın getirdiği tavşanın suyunun suyu var, haydi buyurun, demiş.
Adamlar, su falan demeyip yumulmuşlar sofraya konulan sıcak şeye. Silip süpürmüşler ne varsa. Sonra çekip gitmişler. Ama üç-beş gün sonra yine birileri daha çıkıp gelmiş. Kapıya dayanmışlar.
Hoca sormuş:
– Siz kimsiniz arkadaşlar, tanıyamadım?
Adamlar da:
– Bizler, size tavşan getiren avcının komşularının komşularıyız, demişler hep bir ağızdan.
Hoca, onları da içeriye almış. Öfkesini belli etmemiş ama bir tas duru su dolu kabı yemek zamanı sofraya koymuş. Adamlar alık alık bakınırken de:
– Ne duruyorsunuz, buyurun! Tasta gördüğünüz şey, o tavşanın suyunun suyunun suyudur… Afiyetle yiyin, için demiş.

Destekegitimi
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 4 YORUM
  1. QASA dedi ki:

    BİDE YA KABAK OLSAYDI DAHA GÜZEL OLURDU

  2. büşra dedi ki:

    ya kabak olsaydı fıkrası nı dga koyun lütfe hepsi var sadece o yok vallahi

  3. osman ekici dedi ki:

    çocukluğumuzda dinlediğimiz fıkraları şimdi tekrar okumak ayrı bir keyif veriyor.teşekkürler…

  4. ozanTi dedi ki:

    Teşekkürler, uzun zamandır fıkra okumamıştım araya kaynatmış olduk 🙂