KADINA ŞİDDET’İN ÇÖZÜMÜ İÇİN EĞİTİM DESTEĞİ ŞART
Kadın Haklarının veriliş itibarıyla bir çok batı ükesinden çok ileri olan ülkemiz, kadın haklarının hukuki dayanağını yaşayış açısından acınacak durumdadır. Araştırmalar gösteriyor ki ülkemizde aile içi şiddet, özellikle de Kadına Yönelik Şiddet; kavramlaşacak denli, adli önelemlerin yanında rehabilitasyon önelmlerinin de acil olarak alınmasını gerektirecek denli vahim boyutlarda… Basına yansıyan yanıyla bile; kadına şiddetin, akademisyenlerden milletvekillerine, polislerden öğretmenine kadar bir çok meslek grubu üyesinin bu şiddette taraf olduğunu göstermektedir.
Şiddete eğilimin temelinde sadece sosyo-ekonomik şartların yattığını düşünmek çözüme biraz uzak durmak demektir. Elbetteki, ekonomik ilişkilerin, gelir dağılımlarının, toplumun sosyal etkinliklerden aldığı pay konusundaki adaletsizliklerin bunda payı vardır. Ancak, kısa vadede çözüm oluşturması beklenmeyen bir yaklaşıma girmemek için şiddetin, psikolojik temellerinin de göz önünde bulundurularak kurumsal uzman desteklerinin sağlanması gerekmektedir.
Genel olarak her yaşta ve cinste insana nerden gelirse gelsin uygulanan şiddetin cezalandırılmasının temelinde caydırıcı, sosyal yönü olan kamu hizmeti cezasının verilmesi yanında, rehabilitasyon tekniklerinden yararlandırılması gerekmektedir. Böyle bir hukuki alt yapının devamında şiddet tirayakiliğinin tekrarı halinde hapis cezasının uygulanması doğru bir yaklaşım olacaktır.
Bu gün pek çok yöremizde “Döverim de severim de” anlayışı bir gelenek disiplinine oturmuş durumdadır. hal böyleyken güvenlik güçlerinin de zaman zaman bu displine saygı gösterdiği görülmektedir. İşin kötüsü; “babandır bir tokatla ne olmuş” , “Kocandır, sever de, döver de” söylemleri de bir sosya kabullenişin acı öykülerindendir.
Yazımızın konusunu, şiddetin kötülüğü oluşturmadığı için ayrıntıları uzatmayacağız. Amacımız, ülkemiz insanının, insana yakışır, demokratik kimliğine bir an önce kavuşması, insanların; sınıf,zümre,renk,cinsiyet ve tercih gibi farklılıklarından dolayı şiddet görmesinin yok edilmesine pedogojik yaklaşımların da katkısını dikkat çekmektir.
Kamuya açık yerlerde şiddet sahnelerini yaratanların, kamu görevlisi kimlikleri olsa bile kınanmadıkça ve cezalandırıldıkları duyurulmadıkça, şiddet içerikli filmleri gece yarılarından sonraları +18 statüsüne alınmadıkça önlemlerimiz sınırlı kalacaktır.
Çocuklarımızın görmesi gereken manzaralar, bilimsel, demokratik insan ilişkileri paylaşım ve sorumluluk temelli komşuluk ilişkileriini tema edinen görselliklerdir.
Bu gün demokrasi, insan hakları, kişi özgürlükleri gibi kavramları ilke edindiğini söyleyenler de dahil, aşağı yukarı tüm TV kanalları, şiddeti övdüklerinin farkında bile değillerdir.
Sonuç olarak, Şiddet tek başına bir suç ve şiddete teşebbüs te o suçun yelpazesinde ele alınması gereken ciddi bir sorundur. Bu sorunun giderilmesinde MEB, Adalet Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı işbirliği yaparak ilgili kurumlarını harakete geçirmelidir.
Şahbender KORKMAZ
Destek Eğitimi Editörü
Erkek kadına şiddet uygularsa cezası kanunen nedir?