Kadına Şiddet Ürkütücü Boyutlarda

Kadına şiddet ülkemizin güncel haber bültenlerinin vazgeçilmez haberleri olmaya başladı. Esasında şiddetin;  eşitlikçi, çok kültürlü çok renkli bir yaşam şeklini yeterince benimseyememiş toplum yapısından kaynaklandığını düşünmek hata sayılmaz. Renkli olana şiddet, çocuğa şiddet, farklı olana şiddet, asta uygulanan şiddet, çalışanına uygulanan şiddet ve en acımasız, gösteri yapana şiddet, itiraz edene şiddet,  en yaygın olanı da kadına şiddet… Özellikle ekonomik sorunların artış görüldüğü dönemlerde şiddet olgusunun yaygınlaştığını belirten uzmanlar, şiddetin değer görmesinin önüne geçilmesi için toplumun tüm kesimlerinin ve kurumlarının harekete geçmesi gerekli. Bunun duyarlılıktan öte suça karşı oluşturulacak toplumsal bir görüş birliği olması gerekir. Toplum tarafından sevilen sayılan kurum ve kişilerin, şiddetin her türlüsüne karşı çok açık ve net bir şekilde tavır alması, hoşgörü eğitiminin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından benimsetilmesine yönelik bir program uygulanması gerekmekte. Özellikle ilköğretim kurumlarından başlanarak, çocukların cinsiyet ayrımı yapılmadan yetiştirilmesiyle çözüme katkı sağlanabilir. Şiddet hakkında yeterli duruş sergileyemeyen toplumların demokrasiyi içselleştirdikleri düşünülemez. Demokrasi yeterince toplum tarafından algılanmamış ise onu yitirmek kolaylaşır. Güçler dengesi değiştikçe zorbalık artar. Öz olarak günümüzde şiddet olgusunu artıran nedenleri tek bir durumla açıklamak imkansız. Bununla birlikte şiddetin yaygınlaşmasının polisiye önlemlerle, cezaların caydırıcı olmasıyla azalacağı bir gerçek ancak modern toplumlarda şiddetin yasal sınırlamalarla önlenmeye çalışılması önemli bir zihniyet sorun olarak karşımızda durmaktadır.

Şahbender Korkmaz