ÇEVRE DOSTU ENERJİ KAYNAKLARI
1. Elektrik enerjisi kaynaklarının tıpkı diğer doğal kaynaklar olan ormanlar, madenler, hava, su, denizler, akarsular gibi toplumun ortak yaşamsal varlıkları olduğu ve kişilerin bu ortak varlıklardan gereksinimleri oranında yararlanabilmesinin bir insanlık hakkı olduğu unutulmamalıdır.
2. Ülkemizde yaşanan enerji krizlerinin, enerji planlaması ve yönetiminde uzun yıllardır sürdürülen yanlış politikalardan kaynaklandığı açıktır. Enerji planlaması ve enerji yönetiminde üniversiteler, meslek odalarının ve ülkemiz insanlarının da görüşleri alınarak, kamu yararı doğrultusunda, ülke gerçeklerini göz ardı etmeyen, iş gücü emeğine ve öz kaynaklarına değer veren, doğru politikaların oluşturulması, yasal düzenlemelerin ivedilikle yapılarak uygulamaya geçirilmesi gerekmektedir.
3. Enerji sektörü kar/zarar tartışmalarının dışında, kamusal eksenli, verimlilik anlayışı ile bilimsel çerçevede siyasal etkilerden yasalarla korunmuş, şeffaf, katılımcı özerk bir yapıya kavuşturulmalıdır. Sektörde çok başlı, parçalanmış bir yapı eliyle plansızlık geliştirilmiş, sektördeki kurumlar özelleştirme politikalarıyla işlemez hale getirilmiştir. Enerji sektöründeki özelleştirmelerin sektörde daha derin ve kalıcı yaralar açacağı unutulmamalıdır.
4. Enerji üretme tercihlerinde acil çözüm talebi ve yandaşlara rant sağlama, ihale yaratma iç ve dış güdüleri, yatırımların doğru alanlarda yapılmamasını ve nükleer santraller gibi riskli projelerin hayata geçirilmesi tehlikesini beraberinde getirmektedir.
5. Enerji tasarrufu ve verimliliği bilinci yeterince geliştirilmemekte, toplum yalnızca “Kaçak elektrik kullanıyor olmakla” suçlanmaktadır. 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu kapsamında hayata geçirilmeye çalışılan yönetmeliklerle ciddi bir mesafe alınamamıştır. Enerji dağıtım şirketleri, özelleştirmeleri hızlandırmak için tahakkuk ve tahsilatı ön plana çıkararak hizmet ve işletme mantığından uzaklaşmışlardır.
6. Ülkemiz elektrik enerjisi üretiminde % 75 oranında dışa bağımlıdır. Bu oranda bağımlılık, siyasi ve ekonomik bağımlılığı da kaçınılmaz olarak beraberinde getirmektedir.
7. Enerji ile ilgili politikalar geliştirilirken dünyanın yaşadığı küresel iklim değişikliği problemi ve ekolojik dengeler göz önüne alınarak, yaşam felsefesinin artık değiştirilmesi gerektiği özümsenmelidir. Enerji üretiminin doğaya, çevreye ve insana olan etkilerini düşünerek, kişilerin bedelini ödediği enerjiyi sorumsuzca kullanma haklarının, bulunmadığını kabul etmeleri gerekmektedir.
8. Fosil yakıt uygarlığı sona ermektedir. Acil önlem alınmaz, yaşam biçiminde ve uygarlık tarifinde anlamlı bir değişiklik yapılmaz ise, insanlık da fosil yakıt uygarlığının son bulmasından önce yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Bu nedenle yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı zorunluluk arz etmektedir.
Bu değerlendirmeler ışığında aşağıdaki önermelerde bulunulmuştur:
1. Fosil yakıtların doğrudan veya dolaylı olarak kullanımıyla ortaya çıkan çevresel sorunların etkin bir şekilde önlenebilmesi için, yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanılması gerekmektedir. Böylelikle enerji üretimindeki dışa bağımlılığın da azaltılması söz konusu olabilecektir.
2. Planlı bir enerji yatırımı politikası çerçevesi içinde yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarımızın değerlendirilmesine yönelik faaliyetlerin merkezi bir yapı aracılığıyla, kamu adına koordine edilmesi bu yönde yapılacak çalışmalara yeterli kaynak ayrılması gerekmektedir. Bunun için öncelikle yenilenebilir enerji kaynak potansiyelinin doğrulukla tespiti ve bu kaynakların kullanımına yönelik etkin proje üretimi yapılmalıdır.
3. Yenilenebilir enerji kaynakları konusunda, dışarıdan teknoloji alan bir ülke değil, teknoloji üreten bir ülke konumuna gelmemiz temel hedefimiz olmalı, bu amaçla araştırma-geliştirme (AR-GE) çalışmaları için gerekli destekler sağlanmalıdır. AR-GE çalışmaları “Üniversite – Sanayi – Meslek Odaları” işbirliği içerisinde gerçekleştirilmelidir.
4. Yenilenebilir enerji kaynakları, enerji üretiminde alternatif yöntemler geliştirilebileceğinin en önemli kanıtıdır. Riskli enerji üretim projeleriyle, Hasankeyf, Allianoi gibi antik kentlerin, Munzur Vadisi, Fırtına Deresi gibi doğal alanların geri dönülemez biçimde tahrip edilebilmesi söz konusudur. Binlerce yıllık tarihi ve kültürel mirasın ve bozulan ekolojik dengenin alternatifinin olmadığı gerçeği, bu değerlerin yenilenebilir enerji kaynakları ile kurtarılabileceğini ortaya çıkarmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ile nükleer santraller, Ilısu HES gibi problemli enerji üretim yöntemleri yerine, temiz, sürekli ve doğayla barışık enerji üretimi mümkündür.
5. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının arttırılması için gerekli yasal düzenlemeler en kısa sürede gerçekleştirilmeli, yenilenebilir enerji kaynakları kullanımının yeri tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ön plana çıkarılmalıdır. Bu alandaki eksik yönetmelikler yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaşmasını önlerken, elektrik üretim tesislerinin, şebeke bağlantılarında birtakım problemlerin yaşanmasına da neden olabilmektedir. Yapılan yasal düzenlemelerde ve teşviklerde, rant sağlama taleplerinin önüne geçilmeli, gerçek anlamda amaca uygun düzenlemeler yapılmalıdır.
6. Avrupa ortalamalarının çok üzerinde güneşlenme süresine sahip ülkemizde güneş enerjisi kullanımının yaygınlaştırılması yönünde çalışmalar yapılmalı, politikalar üretilmelidir. “Güneş Kent”, “Güneş Uygarlığı” projeleri kamuoyuna tanıtılmalı ve örnek projelerin yapılması sağlanmalıdır.
7. Yoğunlaştırıcılı güneş enerjisi santrallerinin geleceğin enerji üretim yöntemi olduğu kabul edilmeli, bu konuda uygulama projelerine geçilmelidir. Bu alanda yapılacak araştırma geliştirme çalışmaları ile teknolojide dışa bağımlı olmaksızın, güneş enerjisinden büyük oranda enerji üretmek mümkün olabilecektir. Ilısu HES, Nükleer Santraller gibi riskli projelere aktarılacak kaynakların bu alana aktarılması kalıcı çözümler açısından son derece önemlidir.
8. Küçük güçlü HES’lerin merkezi planlama içinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
9. Zengin jeotermal kaynaklarına karşılık bu alanda yeterli koordinasyon bulunmamakta, kaynaklar değerlendirilmemektedir. Jeotermal enerji ile ilgili yeni gelişmeler yakından takip edilmelidir. Yeni sahaların araştırmalarına destek olunmalı, bunun yanında mevcut sahaların özellik, kapasite ve kullanım olanakları tam olarak belirlenmeli ve genişletilmelidir. Belirlenen alanlarda, projeler entegre tesisler halinde planlanmalı ve bu suretle en yüksek fayda sağlanmalıdır.
10. Hidrojen, Biyokütle, orman atıkları gibi diğer yenilenebilir enerji kaynakları alanlarında yapılan çalışmaların yaygınlaştırılarak desteklenmesi gerekmektedir.
11. Uygun bölgelerde, gerekli olan tüm enerjisini yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak kendisi üreten binaların oluşturulması toplumda farkındalık ve yaşayarak görme bilincinin oluşturulması açısından son derece önemlidir. Diyarbakır Güneş Evi örneğinin özellikle çocuklar üzerindeki eğitici etkisi göz önüne alındığında bu uygulamaların sonuçlarının gözlenebilir ve ölçülebilir olduğu görülmektedir. Bu tip yapıların, binaların, sokakların, mahallelerin ve kentlerin oluşumunda temel örnek projeler olarak ele alınması ve örnek kentler oluşturulması gerekmektedir.
12. Üniversitelerimizin, topluma öncülük etme misyonu dikkate alınarak, toplumsal, Güneş enerjili, çevre duyarlı, kampus projeleri yapmaları, örnek projeleri üretmeleri ve topluma yol göstermeleri gerekmektedir. Üniversiteler bu konuda yeterli maddi destekleri alabilmesi için desteklenmelidirler.
13. Topluma yol göstermek ve projeleri hayata geçirmekle yükümlü Mimar, Mühendis ve Planlama Odalarının, bir araya gelerek, ülkemizin küresel iklim değişikliğine karşı ortak politikalarını geliştirmeleri, vizyon oluşturmaları, toplum için somut ve uygulanabilir projeler üretmeleri, geliştirilen fikirleri toplumla paylaşmaları gerekmektedir. Özellikle yapıların projelendirilmesinde iklimsel verilerin ve enerji mimarlığı ilkelerinin göz önüne alınması gerekmektedir.
14. Yerel Yönetimlerin, kendi olanakları çerçevesinde, yenilenebilir kentsel politikalar üretmeleri, üniversitelerle işbirlikleri yaparak, halkın yararlanacağı, yenilenebilir enerji kaynakları projeleri başlatmaları gerekmektedir. Yerel yönetimlerin yasal düzenlemelerde, özellikle imar uygulamalarında yenilenebilir enerji kaynakları kullanımını teşvik edici ve zorunlu kılıcı tedbirlerin alınması önemli katkılar sağlayabilecektir.
15. Ülkemizin gelişiminde ve enerji problemlerinin çözümünde yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı kadar, öz kaynaklarımızın doğaya ve çevreye en az zarar ile kullanılması ve enerji verimliliği projelerinin hayata geçirilmesi gerekliliği oldukça önemlidir. Bütüncül bir yaklaşımla ele alınacak enerji politikaları ile geleceği teminat altına alan ve çevreye duyarlı çözümler geliştirmek mümkün olacaktır.
16. Toplumun tüm kesimlerinin, hiçbir koşul ve beklenti içine girmeden, rasyonel enerji kullanımı bilincine sahip olma ve doğru yöntemlerle enerji üretimini destekleme mücadelesine bütün olanakları ile katılmaları gerekmektedir.
Sürdürülebilir kalkınma anlayışının ülkemizde hayata geçirilmesine yönelik olarak yenilenebilir enerji kaynakları konusunda düzenlenen sempozyumumuzun, ülkemizin geleceğine yönelik enerji politikaları ve planlamalarına ışık tutarak insan ve çevre merkezli projelerin geliştirilmesine katkı koymuş olmasını diliyoruz.
ÇEVRE DOSTU ENERJİ KAYNAKLARI
TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI DİYARBAKIR ŞUBESİ
5. YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRGESİ
SEMPOZYUM YÜRÜTME KURULU