ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Bireyin Çevreyi Tanıması

04.10.2009
404
A+
A-

Kendini tanıyan kimse, dış dünyadaki olayların ve iç dünyasında oluşan yaşantıların çoğu kez farkındadır. Bu tür biri, çevresindeki kişilerin kendini nasıl etkilediğinin farkında olduğu kadar, kendisinin çevresindekileri nasıl etkilediğini de bilir. Böylece kendi yaşamını yönetebilme olanağına kavuşmuş olur. İnsanın iç dünyasını tanıyabilmesi için, dış dünyayı, bilinmesi gereken bir alan olarak algılaması gerekir. Diğer bir deyişle, kendi varoluşunu ve dış dünya gerçeklerini karşılıklı etkileşim durumunda olan bir süreç olarak görmek gerekmektedir. Başka insanların gerçeklerini anlamaya çalışmak yerine, yalnızca kendi gerçeklerine göre yargılamaya kalkışmak, etkin olmayı engeller ve yalnızlığa yol açar.

Kişinin temel gereksinimlerini sağlayan doğal çevre, nasıl yaşamsal bir önem taşıyorsa, bireyin kendine özgü kişiliğinin gelişmesinde ve sağlıklı bir ruhsal yapıya kavuşmasında toplumsal çevre de bu ölçüde etkilidir.
İnsanın çevreyi tanıyabilmesi ancak çevreden gelen etkilerin beyinde duyulmasıyla olasıdır. Çeşitli çevresel etkiler, duyu organları aracılığıyla alınır. Çevreden organizmayı etkileyen herhangi bir güce uyaran denir. Uyaranın beyine ulaşması ise duyum dur.
Duyu organlarıyla çevreyi incelemeye gözlem denir. Gözlemde dikkat ve algılama evreleri vardır. Dikkat, psikofizik gücü, çevremizde ya da içi-mizde bir nokta üzerinde toplanma yetisidir. Algılamada duyu organlarının aracılığı ile beyne iletilen uyarımlar kümelenip, yorumlanır.
İnsan ilişkileri, insanın ürettiği mal, hizmet ve düşünce ile birlikte bu-lunması zorunlu bir insan ürünü olduğuna göre; sistem yaklaşımı ile irdele-nebilir. Bu irdelemede, insan ilişkilerinin, birlikte bulunduğu öteki üç üründen soyutlanması gerekmektedir. Soyutlama ilişkilerin tanınmasını kolaylaş-tırmak için yapıldığından yapaydır. Yoksa, insan ilişkileri, insanın bir mal, hizmet ya da düşünce üretimi olmadan, başka bir deyişle, bir gereksinmesini doyurma eylemi olmadan ortaya çıkamaz.
İlişkilerin oluşturduğu sistem insan bedenidir. İnsan, bir sistem olarak, birbirlerine dayanan ve birbirlerini düzenli biçimde etkileyen parçalardan (alt sistemlerden) oluşan amaçlı bir bütündür. Yine insanın, sistem olarak iki amacı vardır; Birinci amacı, çevresinden girdiler alarak kendini yaşatmak ve geliştirmektir. İkinci amacı ise, çevresine çıktılar sunmaktır. Bu çıktılar yukarıda sözü edildiği gibi mal, hizmet, düşünce türünden ürünlerdir. İnsan, bu ürünleri, geliştirdiği ilişkiler yoluyla çevresine (karşıtı olan insana, aileye , topluma) sunarak kendi gereksinimlerinin sağlanmasını güvenceye alır.
Sistem kuramına göre insan ilişkilerinin modelleşebilmesi için beş öğe-nin bulunması gerekir.
Bunlar:
1. Sistemin girdilerinin olması,
2. Bu girdilerin sistem içinde işlenmesi( sistemin kendi gücüne dönüştü-rülmesi),
3. Sistemin çıktılarının olması,
4. Sistemin çıktılarından dönüt alınması,
5. Bütün bunların bir çevre içinde (ortamda) oluşması gerekmektedir.

Destekegitimi
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.