Be Quiet Please!
Çok enteresan, sessiz spor olarak anılan bu sporun kökeninde seslilik yatıyor. Çünkü bu sesler oynanılan topun içinde gizli. O çıngırakvari sesler sporcuların odak noktası, gözü, kulağı. O nedenledir ki sporcuların bu imkanı en derin kullanması adına sessiz kalınmakta. Ve bu sessiz ortamda topun içinden çıkan sesler ile de goalballe ahenk katmakta. Hülasa, goalball kendi sesini dış seslere tercih etmektedir. Yani ona hem sessiz bir spor ve hem de sesli bir spor da diyebiliriz.
Be Quiet Please!
Bazen bu hal seyircilere sıkıcı gibi görülebilir. Aslında öyle değil. Çünkü seyirciler oyunun durduğu anlarda ve gol durumlarında devreye girebilir, sevinebilir ve tezahüratlarını yapabilirler. “Be Quiet Please!”i duyduktan sonra ise koltuklarında rahat oturarak maçı izleyebilme pozisyonuna girmelidirler. İşte o zaman goalball hem sporcular ve hem de seyirciler için anlamlı ve zevkli olabilir.
İşte her sporun kendine has hususiyetleri vardır. Goalballün de takriben budur.
Türkiye’de goalball son yıllarda bir atılım içerisinde girmiş bulunmakta. Uluslar arası turnuvalarda başarı üstüne başarı sağlamakta. Ve en son birincisi yapılan “Türkiye Uluslar arası Goalball Turnuvası”nda şampiyon olması da bunu kanıtlamaktadır.
Uzun zamandır seslendirdiğimiz goalballün uluslar arası Türkiye ayağı nihayet yapılabilmiş. Geç dahi olsa yapılması ve Federasyonun başarıyla bu organizasyonu bitirmesi güzel bir hareket. Kutluyoruz.
Fazla katılımın olmaması sanırım ilk oluşuna bağlı. Lakin daha ciddi bir çalışma ile önemli bir turnuva haline gelebilir.
Konuyu bitirecek olursak, nasıl ki goalball oyunun içindeki o sesler hayati önem taşımakta ise goalballün dışı dahi böyledir. Dahili seslilik iyidir ve faydalıdır. Lakin harici sesliliğe bunu diyemeyiz.
Metin AYHAN
Bursa/Karacabey
Çok enteresan…… 🙂
Çok güzeldi..
Tebriklerr
goalball ile ilgili yazılarınızın hepsini okuyorum. sonderece harika. müthiş