Az Duyulan Nasrettin Hoca Fıkraları
Kültürümüzün çok büyük değeri, güldürürken düşündüren, zekanın mizahla uyumuna mükemmel örnek teşkil eden Hoca Nasrettin fıkralarını bilmeyen yoktur. Sizler için Az Duyulan Nasrettin Hoca Fıkraları arasından bir seçki yaptık.
Oburluk
Bir gün babası Hoca’yı öğle yemeği için kızarmış keçi kafası almaya çarşıya gönderir. Hoca kafayı satın alır ve yolda bir parça koparıp yiyince çok lezzetli bulur. Bu şekilde tadına baka baka hemen hemen hepsini yer bitirir ve eve getirene kadar sadece kemiği kalır. Hoca’nın babası bunu görünce oldukça şaşırır ve “Başa ne oldu, bu sırf kemik, kulakları nerede?” diye sormaya başlar. Hoca “Baba kulakları yoktu. Dili de yoktu. Bu keçi tamamen dilsizdi. Bu keçinin, gözlerinin olmadığına da şaşıracaksınız. Tüm bunlara karşılık dişleri çok sağlamdı. Nitekim hâlâ yerindeler.” (Aziz 2000:98).’der.
Şiirden Anlama
Bir gün kadı bir şiir yazar ve Hoca’ya okuyup dinletir ve övgü bekler. Hoca şiiri dinleyip “Şiir güzel değil” der. Kadı oldukça öfkelenir ve Hoca’yı hapse atar, iki gün kadar Hoca hapishanede aç kalır. Hoca hapishaneden kurtulunca kadı Hoca’yı çağırıp bir başka şiir dinletir ve dinlettikten sonra yine övgü bekler. Hoca kısa bir süre sessiz kalır ve sonra yerinden kalkar. Kadı şaşırıp Hoca’ya “Nereye gidiyorsunuz?” diye sorunca Hoca “Hapishaneye” cevabını verir. (Aziz 2000:133).
Bilgelik Alâmeti
Hoca’nın komşuları arasında bir hekim vardır. Bir gün Hoca onunla gezmeğe çıkar. Dolaşırken bir kabristana yaklaştıklarında hekim aniden yüzünü kapatıverir. Hoca bunu görünce oldukça şaşırır ve dostça bu tuhaf hareketin sebebini anlamaya çalışır. Hekim: “Hoca bu insanlardan son derece utanıyorum. Bu kabristanda mezarı olan bütün insanları ben tedavi etmiştim. Ne zaman buradan geçsem utancımdan yüzümü kapatıyorum.” der. Bunu duyunca Hoca da yüzünü kapatıverir. Hekim bu hareketin sebebini so¬runca Hoca “Siz benim komşumsunuz. Ben de ölülerden utanmaya başladım” der. (Aziz:2000:138).
Işığın Gerekliliği
Bir gün Hoca kahvehanede otururken kendini methe¬der. Köylüler büyük bir dikkatle onu dinlerler. Konuşma esnasında Hoca “Ben karanlıkta bile gündüzkü kadar net görürüm der. Biri “Hoca o halde geceleri niçin lambayla dolaşıyorsun?” diye sorunca Hoca “Başkaları bana çarpmasın diye lambayla dolaşıyorum” der. (Ahmad Tarihsiz:79).
Okul
Bir gün Hoca hanımına “Bugün akşama bir dostumu yemeğe davet ettim. Bunun için lezzetli yemekler ve en nefis tatlılar hazırlayın” der. Hoca’nın hanımı “Gayet iyi biliyorsunuz ki bugün yemek nasıl pişer? Çocuk hasta. Benim ateşim var. Hizmetçi de dün kaçtı. Küçük kızın gözleri ağrıyor. Şimdi bana söyleyiniz, yemek nasıl pişecek? İster istemez onu yemeğe davet ettiniz. Şimdi misafirperverliğin sırası mı?” der. Hoca “Doğru söylüyorsun. Ben de bu daveti yalnızca evlendikten sonra insan nasıl mahvolur, çoluk çocuk ve hanım insanı nasıl sıkıntıya düşürür. Gelsin görsün diye verdim. O akılsız bu günlerde evlenmek niyetinde” der. (Aziz 2000:103).
İki Yol
Bir keresinde Hoca mimberde vaaz verirken bir kız evlâdı olana cennetin bir kapısının açılacağını; eğer iki kız evladı varsa iki kapısının açılacağını söyler. Hoca’nın vaazını büyük bir dikkatle dinlemekte olan birisi ayağa kalkarak “Hoca Efendi! Cennetin kaç tane kapısı var?” diye sorar. Hoca “Yedi kapısı var” diye yanıt verir. Aynı kişi “Ey Hoca! Benim dokuz kızım var. Geri kalan iki kapı nereden açılacak?” diye sorunca Hoca “Cehennemden” der. (Aziz 2000:111).
İyiliğin Sınırı
Bir gün Hoca Nasrettin bir havuzun kenarına dikilmiş büyük bir ilgiyle yüzenleri seyrederken, birden bire ayağı kayar. Tam havuza düşmek üzereyken, hemen yanındaki bir adam son anda Hoca’yı düşmekten kurtarır. Hoca adama teşekkür eder ve evine gider. Birkaç gün sonra Hoca o adamı yine görür. Havuz olayının bahsi geçer. Hoca yine teşekkür edip ayrılır. Olay bununla kapanmaz. Adam Hoca’yla her karşılaşmasında bu olayı anlatır durur. Olay uzayıp durdukça Hoca öfkelenmeye başlar. Hoca bir gün adamı tutup havuza getirir ve aniden havuza atlar. Boynuna kadar suya batar. Hoca havuzdan “Bakınız Beyefendi! İyiliğinizi dinleye dinleye bıktım usandım. Eğer o gün ayağım kayıp havuza düşseydim bugün ıslandığım kadar o gün de ıslanacaktım. İyiliğiniz eksik olsun!” deyip havuzdan çıkar ve ıslak elbiselerle evinin yolunu tutar. (Ahmad Tarihsiz:4).
Nasrettin Hoca’ya sormuşlar: “Kimsin?”
“Hiç” demiş Hoca, “Hiç kimseyim.”
…Dudak …büküp önemsemediklerini görünce,sormuş: “Sen kimsin?”
…“Mutasarrıf” demiş adam kabara kabara.
“Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasrettin Hoca.
“Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam…
“Daha sonra?..” diye üstelemiş Hoca.
“Vezir” demiş adam.
“Daha daha sonra ne olacaksın?”
“Bir ihtimal sadrazam olabilirim.”
“Peki ondan sonra?”
Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp son makamını söylemiş:
“Hiç.”
“Daha niye kabarıyorsun be adam, ben şimdiden, senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım: “Hiçlik makamıında!”
Az Duyulan Nasrettin Hoca Fıkraları başlıklı yazının ilk sürümü: 2 Mayıs 2010 03:59