ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Özürlü Bireylere Uygulanacak Destek Eğitim Programları ve Eğitim Giderlerinin Karşılanmasına Dair Yönetmelik

13.08.2009
336
A+
A-

7 ve 10. MADDELER KANUNA AYKIRIDIR

Kısa adı ANOBDER olan Ankara Otistik Bireyler Derneği tarfından yapılan açıklamada; 9 Temmuz 2009 tarihli 27283 sayılı Resmi gazetede yayımlanarak, kademeli olarak yürürlüğe giren “özürlü bireylere uygulanacak destek eğitim programları ve eğitim giderlerinin karşılanmasına dair yönetmeliğin bazı maaddelerinin, engellilerin eğitim-öğretim haklarına zarar verdiği ve düzeltilmesi gerektiği belirtildi.

ANOBDER’in web sitesindeki açıklama şöyle:
Yönetmeliğin dayanağı olan Kanunda “bireylerin, özür grupları ve dereceleri ile özür niteliğine göre eğitim programlarının kapsamı ve eğitim süreleri, … Yönetmelikle belirlenir.” yönünde hüküm bulunmaktadır.

Bu düzenlemeyle kuruluşa (Milli Eğitim Bakanlığı’na) verilmiş olan yetki; bireyin “özür grupları”, “özür niteliği” ve “özür derecesi” belirleyerek eğitim programının süresini belirleme yetkisidir.

Yönetmelikteki modüller sistemle belirlenen “eğitim süreleri” teknik bir konudur. Hastalığın iyileştirilme süreci yıllara sirayet eden bir yapı içinde olabilir. Bu anlamda yönetmelikte belirlenen ve uzun süreleri kapsayan (örneğin; 180 saat toplam “öz bakım becerileri eğitimi”, 80 saat “psikomotor becerileri eğitimi”) eğitim sürelerinin belirlenmesi kanuna uygun olabilir. Ancak aylık veya haftalık eğitim saatleri için bir sınırlama yaratılması hukuki değildir. Eğitim saatlerine “aylık veya haftalık eğitim saatleri” olarak sınırlama getirilmesine ilişkin kanunda bir düzenleme bulunmamaktadır.

Esasen “tanı” yı koyan sağlık kurulunun “tedavi şeması”nın da önemi bulunmaktadır. Sağlık kurulları hastalığı teşhis ettiği gibi hastalık veya hastalık nedenlerinin ortadan kaldırılmasına yönelik görüşünü de “sağlık kurulu rapor”una yazması halinde, örneğin “haftada 6 saat özel eğitim alınması gerekir” şeklindeki izahatların sağlık kurulu raporuna yazılması halinde, sağlık kurulu raporunda belirtilen hususların geçersizliğini hiç kimse ileri süremeyecektir. Bu nedenlerle, söz konusu yönetmeliğin 7 nci maddesinin ikinci paragrafında yer alan “en fazla iki ders saati bireysel veya iki ders saati” ibareleri ile 10 uncu maddesinde yer alan “sekiz ders saati bireysel ve/veya dört ders saati” ibareleri, doktor endikasyonunu reddeden, bilimselliği inkâr eden bir içeriğe sahiptir. Bu anlamda kanunların ve Uluslararası Sözleşmelerin amaçladığı düzenlemeler değildir.
Ayrıca unutulmamalı ki, hukuki kısıtlamalar kanunla getirilebilmektedir, yönetmelik ve diğer düzenleyici işlemlerle kısıtlama getirilememekte, “kanunda olmayan ancak yönetmelikle getirilen kısıtlamalar” Danıştay tarafından iptale uğramaktadırlar. Kanunda aylık veya haftalık eğitim saatleri yönünden bir kısıtlama bulunmadığı, bu nedenle yönetmeliğin 7 ve 10 uncu maddelerinin kanuna aykırı olduğu çok açıktır.

MEB Okul Öncesi Eğitimi Genel Müdürlüğü Okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması (2009/53) nolu genelgesi,

Okul öncesi eğitimi;0–6 yaş grubundaki çocukların bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal yönden gelişmelerini destekleyen, onları toplumun kültürel değerleri doğrultusunda yönlendirilen ve temel eğitim bütünlüğü içinde ilköğretime hazırlayan eğitim sürecidir.

Çocuğun öğrenmesinin en yoğun olduğu, temel alışkanlıklarının, zihinsel yeteneklerinin en hızlı geliştiği ve biçimlendiği okul öncesi eğitim döneminin; çocukların ileri yaşlardaki öğrenme yeteneği ve akademik başarıları üzerinde önemli etkilerinin olduğu yapılan bilimsel araştırmalar ve çağdaş eğitime yönelik uygulamalarla kanıtlanmış bulunmaktadır. Bu nedenle 0–72 ay dönemi, çocuğun gelişiminin en kritik, en ilginç, en çok dikkat isteyen ve ihmal edilmemesi gereken bir dönemidir. Eğitim ihtiyacımızın önemli ve ağırlıklı bir bölümü olan ve eğitim sistemimizin ilk basamağını oluşturan okul öncesi eğitimin, çocuklarımızın ve ülkemizin geleceği bakımından hayati önem taşıdığı bilinen bir gerçektir.

Bu bilimsel gerçeklere ve son yıllarda Bakanlığımızca gerçekleştirilen önemli atılımlara rağmen; toplumumuzun okul öncesi eğitimin gereği ve önemi konusundaki bilgi noksanlığı, kamu kaynaklarının sınırlı olması, özel sektörün yeterince yönlendirilememesi ve bu hizmetin değişik kurum ve kuruluşlarca dağınık bir şekilde sunulması vb. gibi nedenlerle gelişmiş ülkeler düzeyine ulaşılamamıştır.

Yukarıdaki genelgede de anlaşılacağı üzere erken çocukluk dönemindeki eğitimin önemi bilimsel verilerle de ispatlanmıştır.

Bu bahisle Yönetmelikle belirlenen modüller içerisindeki saatlerin uzun yaş sürelerine yayılmasının pratikte uygulamasının gerçekleşemeyeceği veya çok fazla anlam ihtiva etmeyeceği, ihtiyaç duyulan erken çocukluk döneminde, ilköğretim ve orta öğretim çağında gerekli olduğu bir gerçektir. Bu nedenle destek eğitiminin bu dönemlerde sekiz saat bireysel ve dört saat grup eğitimiyle sınırlandırılması yukarıdaki genelgeye de ters düşmektedir.

Diğer taraftan Engelli Hakları Sözleşmesi’nde de “Taraf Devletler eşitliği sağlamak ve ayrımcılığı ortadan kaldırmak üzere engellilere yönelik makul düzenlemelerin yapılması için gerekli tüm adımları atar” yönünde hüküm bulunduğu düşünüldüğünde aylık ve haftalık eğitim saatlerinin kısıtlamasına yönelik olarak yönetmeliğe konulan düzenlemelerin, tarafımıza verilmesi gereken haklardan ne denli uzak olduğu açıkça görülecektir. Kanun hükmündeki söz konusu uluslar arası sözleşmenin 26 ncı maddesinde bulunan “Taraf Devletler engellilerin azami bağımsızlığını, tam fiziksel, zihinsel, sosyal ve mesleki becerilerini elde etmelerini ve yaşamın her alanına tam katılımlarını sağlamak için akran desteği dâhil uygun tedbirleri etkin bir şekilde alır” yönündeki hükmü de hatırlatmakta yarar görüyoruz. (Resmî Gazetenin 18.12.2008 tarih ve 27084 sayılı nüshasında yayınlanan Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair 5825 sayılı ve 3/12/2008 tarihli Kanun)

Bu konudaki düşünce ve katkılarınızı anobder@gmail.com adresine yazabilirsiniz.

Destekegitimi
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.